Week 16
Globalizasyon ve Sisirilen GloBalonlar
The Economist dergisinden
The Economist dergisinin 1938-1856 arasındaki editörü Geoffrey Crowther genç habercilere şöyle bir tavsiye verirdi: "Basitleştir, sonra abart". Crowther bugün hayatta olsa ve küreselleşme hakkında yazılanları, konuşulanları duysa, tavsiyesini hemen değiştirirdi herhalde [çünkü bu konu hakkında yeterince abartma oluyor zaten]. Küreselleşmenin kötü mü iyi mi olduğu hakkında bol bol tartışma var evet, fakat herkesin düşünmeden kabul ettiği varsayım bu sürecin "oldu bitti" niteliğinde olduğu. Eğer "Tom Friedmancı" iseniz dünya düz, eğer "Naomi Kleinci" iseniz dünya birkaç büyük global şirket tarafından yönetiliyor.
İspanya Business School İESE'den Pankaj Ghemawat bu konu hakkında berrak zihinli olan nadir insanlardan. Onyıldan uzun bir süredir basitleştiricileri ve abartıcıları istatistikleriyle alt üst ediyor. Ve nihayet Dünya 3.0 adlı kitabında, günümüzde en fazla "yarı-küreselleşme" denebilecek bir seviyede olduğumuz savını güçlü bir şekilde ortaya koydu [..]
Ghemawat küresel entegrasyonun pek çok ölçüsünün aslında sürpriz bir şekilde düşük olduğunu ortaya koyuyor. Öğrencilerin sadece %2'si ülkelerinin dışında okuyorlar, insanların sadece %3'u doğdukları ülkenin dışında yaşıyor. Tarım ürünü princin sadece %7'si üretiği ülke dışında tüketiliyor. S&P şirketlerinin direktörlerinin sadece %7'si yabancı, ve ABD şirketlerinin %1'inden daha azının dış ülkede bir operasyonu var. İhracat, dünya GDP'sinin %20'sinden daha azını teşkil ediyor. Küreselleşmenin atardamalarından en önemlilerinden bazıları kötü şekilde tıkanmış halde; hava yolculukları ikili anlaşmalarla kısıtlı, ve deniz taşımacılığı kartellerin ezici hakimiyetinde.
Arundhati Roy adli bir Hintli yazarın belirttiği gibi küreselleşmenin "insanların hayatını hallaç pamuğu gibi atması"nı geçelim, küreselleşmeyi şekillendiren öğeler aslında tanıdık, bildik şeyler: mesafe [azlığı] ve kültürel benzerlik. Ghemawat'ın istatistiklerine göre pek çok konuda birbirine benzeyen iki ülkenin ticaret yapma olasılığı eğer ortak bir dile sahiplerse %42 daha fazla, eğer aynı ticaret bölgesine [AB gibi] aitlerse %47 daha fazla, aynı para birimine sahiplerse %114 daha fazla, aynı sömürge geçmişine sahiplerse %188 daha fazla oluyor [..]
Evet, dış yatırımın 2007 yılındaki 2 trilyon dolardan 2009 yılında 1 trilyona düşmüş olması küresel krize bağlanabilir. Fakat diğer bazı trendler küreselleşmenin pekala geriye gidebilecek bir şey olduğunu ispatlıyor. Kuzey Amerikalı ve Avrupalı şirketlerin neredeyse dörtte biri 2008'de tedarik zincirlerini kısalttılar (ve Japonya'daki felaket muhakkak bu kısaltma sürecini güçlendirecektir). Artık Kanada-Amerika sınırını geçen bir [yükü] işlemden geçirmek 9/11 öncesine göre 3 kat daha fazla zaman alıyor. İnternet bile bu bölgeselleşme sürecine ayak uydurmuş halde sanki [..]
Ghemawat küreselleşmenin homojenleşme / aynılaşma anlamına geldiği balonunu da söndürüyor. Dünyada birbirine benzer görünen yüksek binali şehir görüntüleri o binaların içindeki sürekli artan çeşitliliği gizliyor. McDonalds Hindistan'da vejeteryan burger, Meksika'da acı burger servis ediyor, ve burada Coca-Cola Amerika'da kullandığı mısır bazlı şeker yerine şeker kamışı bazlı şeker kullanıyor [..]
Yazara gore küreselleşmenin etkisini en çok abartanlar şirket patronları [1]. Nokia mesela "dünyadaki diğer herkesi alt etmiş" cep telefon ürünleriyle Japonya piyasasına girmeye uğraştı, ve sonunda başarısız olup pes etti [..].
Kuresellesme hakkında bu ayıltıcı / aydınlatıcı görüş daha büyük bir seyirciyi hakediyor. Ama bu seyirciye ulaşıp ulaşmayacağı başka bir konu, çünkü Dünya 3.0 gibi bir başlık "Dünya Düz!" ya da "Cihat McWorld'e Karşı!" türünden başlıklardan daha az heyecan verici [..] Diktatörlerin çağına geri gidersek aynı tür Globalon martavallarını o gün de dinlemeniz mümkün olurdu.. Henry Ford "arabaların ve uçakların dünyayı birbirine bağladığını" söylüyordu, Martin Heidegger "herşey aynı yakınlıkta ve aynı uzaklıkta" iddiasını öne sürüyordu. George Orwell bu saçmalıktan o kadar sıkılmıştı ki, artık moda olmuş uzaklığın yokolması desturuna karşı sıkı bir saldırı kaleme aldı -- bu 1944 yılındaydı; ve o sırada Adolf Hitler de kendi kafasına göre dünyayı düzleştirme planını hayata geçirmekle meşguldü.
[1] Patronlar böyle olunca, büyük holdinglerin sahip olduğu yayın organları normal olarak bu abartının borazanlığını yapıyorlar.
[2] Son 60 senedeki değişimin temeli küreselleşme değildir. İtici kuvvet teknolojidir. İspanya'da insanlar SMS teknolojisi sayesinde 2004 seçiminin sonucunu degistirdiklerinde, tüm olay tek bir ülke içinde oldu. Facebook, Google gibi sitelerin hepsinin yerel karşılıkları var (özellikle Çin'de), zaten bu"dışarıdaki" sitelere bağlandığınızda aslında yerel makinalara yönlendiriliyorsunuz. Çağ bireyin ve onun kafasına göre kurduğu (çoğunlukla yerel) birlikteliklerin çağıdır.