thirdwave

Github Mirror

Hafta 4

Barack Obama

[Son Noel teror saldiri denemesi hakkinda, mealen] Problem istihbarat toplamada degil, mevcut istihbaratin birlestirilmesindeydi

Mantikli

Burokrasiler dunyanin asiri hizi, cesitliligine dayanamiyor catirdiyorlar.


Suleyman Yasar

[Kemal Dervis'ten] sonra gelenler, kurulu sistemi değiştirecek her adım atışlarında irtica, İslamcılık ve tek adam diktasına gidiyoruz suçlamalarıyla karşılaştıkları için yasalarda temel dönüşümleri yapamıyorlar. Yeni Türk Ticaret Kanunu bir türlü TBMM’den çıkarılamıyor. Çünkü, devlet yardımları, şirket bilançolarında görünecek. Büyük sermaye bunu istemiyor. Şeffaflıktan kaçıyor. İflas Yasası eski haliyle devam ediyor. Kısa sürede şirket tasfiyesi bazılarının işine gelmiyor. Çünkü bazı işadamları, kendi şirketini ve küçük ortağını soyuyor. Türkiye’de şirketleri patronlarından korumak hâlâ mümkün değil.

Dogruysa rezalet


Atilla Yayla

NATO toplantılarında Türkiye bir protokol sıkıntısı yaratmaktadır. Başka bir deyişle militarist yüzünü, müttefiklerinin göz yumması sayesinde toplantılarda göstermektedir. Savunma bakanları toplantısında bakanlar masada, askerler uzman olarak arkada otururken, bunu kabul etmeyen Türkiye toplantılara bakan-genelkurmay baskani ikilisiyle değil daha alt rütbeden bir subayla katılmakta ve böylece ilgili asker, bakanın arkasında oturabilmektedir. Bakan-genelkurmay baskani toplantıya katıldığında genelkurmay baskani'nın önde, bakanın arkada oturması gerekecek ve bu komik bir durum ortaya çıkartacaktır. NATO bu uygulamayı değiştirmesi, yani genelkurmay baskani'nı Savunma Bakanlığı'na bağlaması için Türkiye'ye baskı yapmamıştır. Bu yüzden, Türkiye'de militarizmin geriletilmesine NATO üyeliğinin yaptığı katkının çok sınırlı kaldığı söylenebilir. Türkiye'de asker-sivil ilişkilerinin normalleştirilmesi tartışılırken bu husus da göz önünde bulundurulmalıdır.

Ilginc

Tercume edersek: NATO toplantilarinda herkesin GK baskani bakani arkasinda duruyor, bir tek bizim saskinlar buna yeltenmiyor.

Simdi daha acik olmustur umarim.


Adil Gur

[Nese Duzel'in "padişahın yerini ordu mu aldı" sorusuna cevaben]

Evet. Toplum olarak biz orduyu saltanatla özdeşleştirdik. Eskiden devletin sahibi padişahtı, Cumhuriyet döneminde devletin sahibi ordu oldu. Orduya, ‘ peygamber ocağı’ dediğimiz için, ona, çocuklarımızı emanet ettiğimiz için ve onu saltanatın yerine koyduğumuz için hep ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ yaklaşımıyla davrandık ve orduyu hiç şikâyet etmedik.

Mantikli

Bizim TR kultur kodlari analizinde ilginc bir sekilde "devlet" kelimesinin kultur kodu AILE cikiyor [1]. Bunu bir kenara koyalim, ve simdi, Cumhurbaskani'nin ana gorevini hatirlayalim: kurumlar arasi iletisimi, koordinasyonu saglamak... Yani; "aile" icindeki "anlasmazliklari" cozmek, "arayi yapmak" vs. Bu ailede kimin gorevi olarak algilanir genelde?

Annenin gorevi olarak. O zaman Cumhurbaskani bir nevi "anne" gorevi yapmaktadir, bu durumda baba kim olacaktir?

O da ordu gibi algilanagelmistir.

Padisah -> Ordu gecisi bu baglamda hic anlasilmaz, mantiksiz degildir.

Tabii bunlar 2. seviye duygusal zekadaki sacmaliklar ... Kultur kodlari agir degistikleri icin ne hayatta kalmakla, ne de akilla ilgileri kalmamis olabilir. Her milletle boyle sacma sapan kultur kodlari var. Ama eger hayatta kalmakla, uremekle catisma olursa, kodlar degisir. Mesela halkin askere gonderdigi cocugunun eline pimi cekilmis bomba tutusturulursa, o zaman halkin bilincaltinda hayatta kalmasi, uremesi (kendi genlerinin devami, boru degil) ile dandik kultur kodlari catismaya girer ve kultur kodlari kaybeder.

[1] Bu sebeple, mesela, devlet zirvesinde anayasa kitapcigi firlatilmasi "aile ici" kavga olarak algilaniyor ve hic hos karsilanmiyor.


Anonim

Sark'i asagilayan "oryentalist" filanca, "oryentalist" falanca

Terimleri dogru kullan

Oryentalizm Bati metotlari ile Dogu'ya bakmak demektir. Dogu'yu surekli asagilamak demek degildir. Turkiye'yi pek seven, tarihini allayip ballayan Bernard Lewis bir oryentalist'tir. Osmanli'ya methiyeler duzen Ilber Ortayli da ayni sekilde. Yanlis sonuclara variyor olabilirler, fakat kategorileri, ait olduklari yer oryentalizm basligidir.

Ama efendim, "Edward Sait koca bir 'Oryentalizm' kitabi yazdi" falan fisman. Bana ne lan Edward Said'in ne yaptigindan? Bir adam boyle bir kitap yazdi tum terminoloji mi degisecek? Laf mi bu?

[1] Bu faktor cogunlukla goz ardi ediliyor, ABD silah gucu ile petrolu 'almadi', piyasaya 'cikmasini' sagladi.

[2] Sistemin bitis faktorlerinden biri, mantiki olarak, ne kadar askeri gucun olsa da ucuz petrolun kalmayacagi zamandir, bu da petrol tepe noktasi anidir. Bu matematiksel bir hesap, burada o hesabi yaptik ve sonuc 2004 -+ 10 sene cikti. Yani hata payi hesaba katilsa bile tas catlasa birkac sene sonra petrol uretimi dusus yasayacaktir. Turkiye bosuna Karadeniz'de petrolun pesinde kosmuyor. 'Ulusal' petrol sirketlerinin gittikce daha fazla one cikmalarinda, moda olmaya baslamalarindaki sebep te bizce ayni.


Aykiri

Turkiyeli bir Ermeni Osmanlicilik yapabilir mi?

Yapabilir

Osmanli bir kolelik sistemi olan devsirme sistemini cogunlukla guneydogu Avrupa ve Kafkaslarda gerceklestiriyordu. Kolelik sisteminin hedefi evlenmemis genc Hristiyan genclerdi. Kasabalardaki zanaat sahibi Ermeniler ve Yahudiler bu kolelik sisteminin disinda tutuluyordu, bu cemaatin lideri bu sistemin disinda birakilmalari icin Osmanli ile bazi anlasmalar yapmaktaydilar [1]. Yani "bir kisim Ermeni" bazi imtiyazlara sahip oldugu bir cagi romantize ediyor olabilir mi? Olabilir. Hatta bu kisilerin zihninde Ittihat ve Terakki bir sekilde "Osmanli disi" bir olustur belki de (halbuki alakasi yoktur, Ermeni "milleti" ITC zamaninda yasadigi katliamin benzerini -daha az olcekte olsa da- Abdulhamit zamaninda da aynen yasamistir) bu yuzden adam (Cumhuriyet olmayan) Cumhuriyet yerine Osmanli'yi romantize ediyordur. Mumkundur.

Fakat bu tur hissiyatlar cemaatsel ve donemsel bir takim "avantajlar" ve "cikarlarin" otesine gidemez. Tum halki kapsayan tam esitlige dayanan, bugun icin kacinilmaz olan bir sistemle alakasi yoktur. Osmanli, ne yazik ki, dandik bir koylu imparatorluguydu, iki uretim metodu gerideki yolsuzluk, kotu yonetim altinda bogulan bir basarisizlik hikayesiydi. Sadece (vilayeti olan) Misir ve komsusu Rusya tarafindan mutlak yenilgiye ramak kala zar zor kendini kurtarabildi ve bu tehlikeleri sadece bir takim "diger" guc dengeleri arasinda taklalar atarak atlatabildi.

80 model MGK sentezi takipcileri de istedikleri kadar ikinsinlar, bu gercekler degismeyecektir.

[1] Grillo, R., Pluralism and the politics of difference, sf. 83


Newsweek Turkiye

[Daniel Gross'un yazisindan tercume edilerek] Google gibi, Cin de muhendisler tarafindan yonetiliyor. Ancak Cinli liderler toplum muhendisi olarak egitilmis. Google'in yazilim muhendisleri demokrasiye uygun bir algoritma tasarlayarak milyoner oldu. Cin'in toplum muhendisleri ise sureci kendilerine yonttu.

Yanlis tercume

Orijinal yazida kullanilan kelime 'toplum muhendisi' degil, 'insaat muhendisi (civil engineer)'dir. "Cin yonetimi donanimci, Google yazilimci" vurgusunu yapmaya calisiyor yani. Ayrica "kendine yontma" kelimesi bastan asagi yanlis bir tercume, asli, 'sureci basasagi ceviriyor (turning the process on its head)' olacakti; daha fazla refahin, zenginligin demokrasi getirecegi yerde Cin yonetiminin daha az demokrasi ile daha fazla zenginlik elde etmeye ugrastigini anlatmaya ugrasiyor. Yani 'kendine' yontmuyor, sectigi yolun halki icin daha iyi oldugunu 'zannediyor'.


Gulay Gokturk

[Darbe planlari hakkinda] Peki nereden geliyor bu küstahlık?

Konu belki de artık hukukun, siyasetin, toplum bilimin alanından antropolojinin alanına doğru kayıyor. Türler'in yok oluş süreci ile ilgili bir durumla karşı karşıyayız: Organizmayı çevresi içinde fonksiyonel ve uyumlu olarak tutan, böylece varlığını sürdürmesini sağlayan sayısız içgüdü ve refleksinden bir ya da birkaçının çökmesi, işlemez hale gelmesi sonucu yok oluşun gerçekleşmesi... Mesela besin zinciri içindeki yerini kaybetmesi, iklim değişiklikleri karşısında adaptasyon yetisi gibi şeyler.

Bizim darbeci paşa türümüz sanırım böyle bir refleks kaybı ve içgüdü güdükleşmesi sonucu yok oluşa doğru gidiyor. Besin zinciri içinde var oluşunu borçlu olduğu saldırganlığının gereği olan tedbirli olma içgüdüsü zaman içinde bütünüyle yok olmuş, erimiş. O kadar ki ne yapsa yanına kâr kalışının doğal sonucu olarak, sinerek, saklanarak, gizliden gizliye, ansızın ve hınzırca saldırma, hedefini gafil avlama gibi temel kuralları toptan bir kenara bırakmış. Hedefinin üstüne salkım saçak, ya Allah deyip atılabileceğini sanıyor.

Katiliyorum


Bir cafe'de kenarda duran Haber"turk" gazetesine soyle bir goz atalim dedik; Pacavra bir gazete, asiri parlak sayfalarinda kendi yansimami goruyorum, bir yandan haber (bulup) okumaya ugrasiyorum... Agca haberine baktik, arabada yumrukla isaret yaptigi "maco" bir resmini koymuslar. "Milliyetci" bir gaz veriyorlar, "ovunuyorlar". Biz de anlamaya ugrasiyoruz, bu herifle ovunulecek ne var? Herkesin bildigi gercek, Polonyali olan yeni papa (Jean Paul) secildigi zaman, Sovyetlerin telasa kapilmasi (yeni papanin demirperde arkasindaki kendi ulkesi Polonya'da sisteme karsi halkini galeyana getirmesinden cekinerek) ve KGB'ye bir suikast plani hazirlattirmasidir. Ayrica bir din gorevlisine suikast hazirlattiracak kadar din dusmani ulke o zaman kim olacakti ki?

Demek ki burada asil soru Agca'nin kendisi degil, pacavra gazete Haber"turk"un KGB masasi sokak lumpeni bir hiyarla niye ovunuyor oldugudur..


Newscientist makalesinden

Cin, sessizce, bilimsel dagarciga katkida dunyanin en buyuk ikinci ureticisi haline geldi, bu pozisyonunu gecebilen su anda sadece ABD var. Cin eger mevcut trendinde devam ederse, 2020 yilinda ABD'yi gececek, ve bu olursa dunya simdikinden cok farkli olacak. Bilim dunyasinda AB/D agirligi yeni bir duzene uymak zorunda kalacak. [..] Cin ayrica arastirma temelini cesitlendiriyor (diversify). Klasik bir endustriyel ekonomi olarak fiziksel bilimlere halen odakli, fakat arastirmalari hizla eski ekonomiden yeni alanlara kaydirmaya basladi.


Jason Bourne hikayesi beyaz perdeye duser dusmez izleyenler bunun degisik bir ajan filmi oldugunun farkindaydi. Film klasik ajan hikayelerini temelden sarsti, oyle ki, aktor degisimi sonrasi "tekrar baslayan" Bond hikayesi Bourne filmlerini aynen taklit edecekti. Eger iki franchise'in arasindaki durusun farki filmlere bakilarak yeterince anlasilmadiysa, Bourne aktoru Matt Damon'un Bond hakkindaki su soyledikleri yeterli olacaktir: "Bond filmlerini hicbir zaman Bourne filmleri gibi yapamazlar, cunku Bond emperyalist bir psikopattir, her gittigi yerde bir kariyla yatar, martini bardagini sallar, ve insanlari oldurur. Itici, igrenc bir kisiliktir".Bu cekismenin muhakkak dalgalararasi bir anlami var. Tabii gizli ajan tiplemesinin sinemada on plana cikmasinda degisen hayat / is tarzinin payi var. Modern ajan para, arazi degil, bilgi pesindedir. Bu baglamda Bond cagin ruhunu "kismen" takip eder.Fakat tum buna ragmen Bond bir organizasyon adamidir. Merkezi bir "teskilatin" piyonudur. Koca, ondan cok daha buyuk bir makinanin bir dislisidir sadece.Jason Bourne ise hafizasini kaybetmis eskiden militer / endustriyel yapinin icindeki, simdi tek basina olan bireydir. Bourne'un onceki kimligi olan Jason Webb bir askerdi.

Militer / endustriyel kompleks tarafindan suikast ile gorevlendirilecekti fakat gorevi yerine getiremedi (hedefine acidi) ve gorevini terketti. Webb'in hafizasini kaybetmesi bir metafordur. Eskisi gibi olmak istemeyen, eskiden ne oldugunu hatirlamak istemeyen insanligin bir semboludur. Ingilizce "Bourne" kelimesi "born" kelimesi ile ses uyumlulugu oldugu icin secilmistir, born kelimesi ise "yeni dogan" anlamina gelir. Modernite sonrasi insan gibi, Bourne'un tekrar dogdugu benzerligi yapilmaktadir; ve tam da bu sebepten Bourne, bu yeni kisilik, artik sistemin bir dislisi degil, o ceberrut merkezi sistemin bir hedefidir.Klasik Bond hikayelerini hatirlayalim. Teskilat sefi M. karsisinda oturur, gorevini alir, her seyi ezbere "bilir". Bir sarap icer, tak diye ismini soyler, bir ulke hakkinda hemen "ezbere" bilgileri siralar.Bourne Google'a bakar.Bond aynen Matt Damon'un soyledigi gibi bir kiralik katil, gorevli bir hayduttur. Bourne ise hayatta kalmaya ugrasan, hayatin kaosu ile basetmeye calisan (oldukca becerikli) bir kisidir."Kabuk degisimine" ugradiktan sonra, Bond filmleri de Bourne'u taklit ederek daha karisan, kaos halindeki gunumuz hayatinin ruhuna uymaya ugrastilar. Mesela yeni reenkarnasyonunda Bond, "gorev disina" cikmaya basladi (hayatin yeni karisikligi merkezden idare edilemeyecek kadar cetrefil), takir takir beraber oldugu kadin gecidi yerine Bond'un ilk kez bir kadinla insan gibi beraber oldugunu gorduk, ama yine onun kontrolu disinda olaylar sonucu bu bayan olecekti. Bond gorev basinda bile bir suru beklenmezlik ile karsi karsiya geldi, zehirlendi, neredeyse oluyordu, yakalandi vs.


Brent Spiner'in son Twitter mesaji


Parag Khanna blogundan

Güneybatı Asya, Fars Körfezi, Arap Denizi ve Hint Okyanusu çevresi yeni bir jeopolitik ağırlık merkezi haline geliyor. Nükleer silah yayılmasından enerji güvenliğine, oradan korsanlığa kadar tüm ana damarlar, tehditler, riskler, ana aktörler, rakip aktörler, emperyal güçler, yükselen güçler bu bölgede mevcut bulunuyor.

Amerika'nın bu "Büyük Ortadoğu Bölgesi"ndeki kaderi nedir? "En kötü olasılık" senaryosu ilginç bir şekilde geçen seneden değil, yarım yüzyıl eskideki bir olayla olan güçlü bir analojiden akla geliyor: 1956 Süveyş Kanalı krizi.

O zaman İngiltere ve Fransa vargüçleriyle sömürgelikten kurtulmuş bir bölgede nüfuzlarını kaybetmemek için cebelleşiyorlardı, ve bu iki güç, o zamanki Mısır lideri Nasır'ın Süveyş Kanalını millileştirmesine karşılık olarak İsrail'le beraber Sınai'nin işgal edilerek, bölgedeki Avrupa kontrolünü yeniden kurma planını devreye soktular.

Amerika bu hamleye karşı Pound/Sterling'e saldırma / fiyatını düşürme (dumping) tehdidi ile karşılık verdi, aynı anda Suudi Arabistan İngiltere ve Fransa'ya petrol ihracını durdurdu, ve Birleşmiş Milletler Sınai'de tarihinin ilk büyük barış operasyonunu başlattı. Tüm bu olayların kalıcı / uzun süreli sonuçları olacaktı: İngiltere uluslararası meydanda aşağılandı, ve bir daha denizlerötesi bağlamda büyük çapta askeri güç projeksiyonunu hiçbir zaman gerçekleştiremedi. Fransa, NATO ve Avrupalı müttefikleri bağlamında güven kaybına uğradı, akabinde kendi nükleer silah programını başlattı (ki bu karar daha sonra İsrail'e de yarayacaktı). Daha az bilinen başka bir gerçek ise, Kanada'nın bu olay sonrasında bayrağını Akçaağaç Yaprağına çevirmesidir çünkü İngiliz sömürgeciliği ile tüm sembolik bağlantılarını koparma kararını vermişti.


Claude Smadja ve Clyde Prestowitz'in Newsweek yazisi

Washington Konsensüsü oldu ve Batı artık küresel yönetimde çözüm sağlamak bağlamında monopoli şahibi değil [..].

"Çin, Almanya üretir, Amerika tüketir" denebilecek bir fazi da geride bırakmış bulunuyoruz. Küresel krizin sebebi Amerikalı bankerlerin açgözlülüğü değil, ülkelerin tasarruflarında, yatırımlarında, ve ticaretlerinde oluşan küresel dengesizliklerdi, ve bu dengesizlik son 20 senedir sürekli büyümekteydi [..] Dev ihracatçılar tarafından biriktirilen aşırı ihraç fazlası (trade sürplus), sürekli artan ABD bütçe açıkları ve bu açığı finanse etmek için gerekli olan devasa boyutlardaki yatırım akışı faiz seviyelerinde ve yatırımcıların risk idaresinde büyük sapmalara, bozukluklara yolaçmıştı. Sistemin sürdürülmesi imkansızdı, ve doğal olarak çöktü.

[Global] ekonomik yapıdaki bir kayma, politik güç yapısındaki bir kaymayı beraberinde getirir [ve] bu değişim, kayma aslında olması gereken bir kaymadır. Bu küreselleşmenin sonu değil, oyunun bir devrim geçireceği anlamında alınmalıdır.

Çin bölgesel olarak entegre olmuş Asyalı bir imalat ağının 'son birleştirme noktası [ürün bağlamında]' haline geldi. Pek çok iş sahipleri bu tür bir sisteme olan bağımlılığını tekrar gözden geçirmekte, ve artan nakliyat fiyatları bu gözden geçirmeyi / tekrar düşünmeyi hızlandıracaktır. Üretim, büyük bir ihtimalle tüketimin yapıldığı piyasalara daha yakınlaşacaktır. Bu daha bölgesel ve ülkesel ikmal zincirlerine doğru bir gidişat anlamına gelecektir.

Sonuç olarak ekonomik modellerde bir parçalanma / ayrılma / farklılaşma (fragmentatıon) göreceğiz. Küreselleşmenin Amerikanlaşma anlamına geldiği çağlar sona erdi [..] Elde edeceğimiz dünya daha fazla 'çok boyutlu' ve 'dağınık' halde olacaktır. G-20 düzenine geçiş iyi karşılanması gereken bir gelişme fakat bu daha kontrol edilemez, dağınık bir küresel yönetim anlamına gelir [..]. Eğer işler yolunda giderse, politik liderlerin bu yeni ve çetrefil oyunu oynamayı öğrenmesi gerekecek. Kopenhag iklim zirvesinin çuvallaması bu sürecin hem aciliyetini, hem de ne kadar zor olacağını gözler önüne seriyor.

[1] Fırsattan istifade Clyde Prestowitz'in Rogue Nation adli kitabını bir zamanlar zevkle okumuş olduğumuzu belirtelim. Prestowitz, Reagan hükümetinde görev yapmış bir kişilik, yani zannedilebileceği gibi 'karşı taraftan' birisi değil; 'Rogue state' sözü bilindiği gibi ABD'nin 'kaka ülke' olarak etiketlemek için kullandığı 'başıbozuk devlet' anlamına gelir, ama Prestowitz bir kelime oyunu yaparak kitap başlığı ile bu ülkelerden değil, kendi ülkesinden bahsediyor. Ülkesinin diğer ülkelerde yol açtığı bir sürü bozukluğu anlattığı bölümü '.. hele Küba hakkında hiç ağzımı açtırmayın (and don't get me started on Cuba)' diye bitirmesi de bizi o zaman bayağı güldürmüştü.


Londra belediye baskani Boris Johnson 200 veri obeginin herkese acilmasini saglayacak planin anonsunu yapti. Bu "sehirsel veri deposu" ABD hukumetinin data.gov adi verilen benzer bir atilimini temel aliyor. Boylece daha yonetimin daha fazla seffafliga kavusmasi, ve yazilim sektorunde calisanlara uygulama hazirlamak icin daha fazla firsat sunulmasi amaclaniyor.


Google'in kendi urettigi (HTC ile ortaklasa daha dogrusu) smartphone Nexus One piyasaya cikti. Boylece HTC Hero, Motorola Droid, G1 markalari altindaki icinde Android tasiyan mevcut donanim listesine Nexus One da eklenmis oldu. Suradaki yazida sektorun "duayeni" Tom O'Reilly'nin konu hakkindaki fikirlerini bulabilirsiniz. Bazi ozellikler:- Android Market entegrasyonu iyi yapilmis. Tek tiklama ile istediginiz uygulamayi satin almaniz mumkun.- Gmail baglantisi o kadar saglam ki insana laptopsuz olmayi dusunduruyoir.- Adres kitabi ve takvim guncelleme islemlerine gerek yok. Tum bilgiler hep en son hallerinde telefonda mevcut.


OPEC Ülkeleri Petrol Üretim Verisini Çarpıtıyor

David Strahan, The Last Oil Shock, sf. 159-60

OPEC ülkelerindeki petrol üretimini Batılı şirketlerin kontrol ettiği dönemlerde, petrol rezervlerini kendi ülkelerindeki finansal regülatörler istediği için detaylı şekilde rapor ediyorlardı. 1970'lı yıllardaki millileştirme akımlarından sonra petrolün kendisi akmaya devam etti, ama bilgi akışı sekteye uğradı. O andan itibaren OPEC ülkelerinin petrolleri hakkında her türlü bilgi bir devlet sırrı haline geldi. Bu yüzden en temel bazı gerçekler, mesela OPEC'in her gün ne kadar petrol ürettiği, bilinmesi imkansız bir veri haline geldi. Üyeler toplam üretimlerini deklare ediyorlar, ama bu rapor çok geç veriliyor, ve petrol sektöründe pek az kimse bu verilere inanıyor. Houston bazlı bir enerji danışmanı Henry Groppe şu yorumu yapmaktadır: "herkes yalan söylüyor. OPEC üreticilerinin paylaştığı üretim verilerinin hiçbir güvenilirliği yoktur".

Bu yanlış bilginin sebebi basit aslında: OPEC içinde her ülkenin petrol kotasının hesabı, o ülkenin üretim seviyesi üzerinden yapılıyor ve bu durum, her üye ülkeye petrol üretim verilerini şişirmeleri için bir teşvik (incentive) oluyor [..]

Çarpıtmanın boyutları inanılmaz seviyelerde. Onyıllardır Groppe'nin şirketi gerçek petrol üretim verişini hesaplamaya uğraşıyor ve bunu ithalci ülkelerdeki ithal verilerine dayanarak yapmaya uğraşıyor, Groppe yorumlarına şöyle devam ediyor: "Verileri karşılaştırdığımızda her gün 2 milyon varillik petrol üretiminin tamamen uydurma olduğunu görüyoruz".


Avatar filminde kullanilan sanal kamera teknolojisi, eklemlenmis gerceklik tekniklerine bir ornek. Sanal kamera teknigiyle uzerinde elektronik isaretler tasiyan aktor, film seti icinde rolunu yapiyor, yuruyor, kosuyor, vs, fakat o aktorun setin uzerine sanal kamerayi tuttugunuzda, bilgisayar, gerekli grafikleri (CGI) 'aninda' o ham goruntu uzerine isleyerek ekliyor. Kameraman elle kamerayi istedigi gibi, sanki gercek kameraymis gibi tutabiliyor ve o sanal evrenin icinden istedigi kesiti, istedigi acidan seyirciye gosterebiliyor. Kamera serbest tutulabildigi icin CGI bazli filmlerde gorulebilen o yapaylik, hareketlerde tutukluk yok (Matrix II bile bu problemden mustaripti), eski usulde hareketler yeterince akici olmayabiliyordu, cunku cogunlukla CGI masa uzerinde oturan birinin mouse ile grafikleri eklemesiyle yapiliyordu, sanal kamera bu isi daha dogal gerceklestiriyor.Sinema dunyasinda guzel inovasyonlar oluyor, Matrix'in getirdigi "bullet time" yeniligine, simdi Cameron'un inovasyonlari eklendi.


CNet Crave Blog

Haberler:


Daniel Gross, Newsweek: "Google ve Cin'in carpismasi 21. yuzyilin ilk onyilinin en guclu iki aktorunun karsi karsiya gelmesidir. [..] Cin'in inanilmaz gelismesinin temeli, cogunlukla, koyluleri imalata kaydirmak olusturmustur. Fakat Shangai'daki Standard Chartered Bankasinin bas ekonomisti Stephen Green'e gore gelecegin istihdam artisi servis sektorunde yatacak. Ama finans, eglence, medya gibi servis sektorlerinin buyuk bolumleri halen devletin elinde. Ilerisi icin sunu belirtmek gerekir; servis bazli bir ekonominin gelismesi, iletisim ve ifade uzerindeki engeller ile gitgide daha da zorlasacaktir. Avrasya Grubu'ndaki bir analist Damien Ma'ya gore Cin cok temel bir paradoks ile karsi karsiya: "politik stabilite icin enformasyon akisini kapali tutmasi gerekiyor, fakat boyle yapmak inovasyonu baltaliyor"."