Hafta 8
Suleyman Demirel
Uluslararası meselelerde birtakım faturalar çıkar. [..] Hadiselere dünyanın nasıl baktığına da önem vermemiz lazım.
Senin vaktin gecmis artik
Ne dunyasi coban herif, senin derdin ABD neo-con grubu ve Israil. Senin "dunyan" bunlardan ibaret...
Daha once belirttik, tekrar uzerinden gecelim. Yeni merkezsiz dunyada herkes bir arayis icinde. Turkiye'nin cok yonlu politikasinda ABD onemli bir parametre ama sadece bir parametre olmali. Israil bile bunun farkinda kardesim! Can havliyle dis politikalarinda degisik (okuyun: ABD harici) arayislar pesindeler. 90'li yillardan beri. Bu zamanlarda baris acilimini niye Avrupa'da baslattilar zannediyorsunuz? Niye ABD'nin hic hosuna gitmemesine ragmen, Cin'e silah satmaktalar? Gerci Cin bu silahlari Iran'a satabiliyor, ve gunun sonunda Israil bir gun kendi silahlari ile vurulabilir, ama yeni dunya boyle bir sey iste.. Adam satiyor.
Acele bir Google arayisi, fi tarihinde Demirel'in danismanligini, Irak savasinin sebebinin petrol oldugunu hala bilmeyen uber-keriz Cengiz Candar oldugunu ortaya cikardi. Tencere yuvarlanmis kapagini bulmus iste. Kadim ozdeyisi tekrarlayalim;
Kilavuzu karga olanin burnu b.ktan kurtulmaz.
Star
Devlet Planlama Teşkilatı'nın talebi ve sağladığı 35 milyon lira kaynakla 2002'de başlatılan proje kapsamında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde (İTÜ) ilk yüzde 100 Türk helikopteri tasarlandı. Helikopterin özgün tasarımının yapıldığı 'Havacılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Projesi' kapsamında üretilmekte olan prototip 2010'da tamamlanacak ve ilk deneme uçuşunu yapacak.
Bravo
Isleyen helikopteri gorunce daha da seviniriz. 150 muhendis.. 2010 sonrasi bu arkadaslardan bazilari acaba uzaya arac gonderme projesine transfer edilebilir mi? (acilen insan kaynaklari mudahelesi yapiyorum gordugunuz gibi.. yarin da spor yorumu yapacagim :)). Peki oteki universitelerimiz ne alemde? DÜTTÜ diye bir okul vardi mesela, ne oldu bu adamlara? Bogazici, IU, nal mi topluyorlar? Universiteler goreve.. :) Gercek gorevlerine yani. Arastirma yapmaya.
Star
Denetim elemanlarının, Vergi Usul Kanunu'na göre vergi inceleme yetkisine sahip olduğuna işaret edilen açıklamada, vergi incelemesinden maksadın mükelleflerin ödemesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek olduğu belirtildi. Bakanlığa gelen bilgilerden hareketle, Doğan Holding AŞ nezdinde gelirler kontrolörleri tarafından 2003-2006 yıllarıyla ilgili vergi incelemesi yapıldığı belirtilerek, "İnceleme sonucunda düzenlenen raporlara istinaden ilgili vergi dairesi, adı geçen mükellef kuruma vergi kanunlarına göre cezalı vergi tarhiyatı yapmış ve tebliğ etmiştir." denildi.
Olum ve vergiler..
Anglo Sakson dunyasinda bir laf vardir: "Olum ve vergiden kacis yoktur". Eh, ne de olsa Chicago'lu unlu haydut Al Capone vergi sucu sayesinde hapse gonderilebilmisti.. Aydin Dogan eli silahli bir haydut degil fakat ulkeye son yillarda yasattiklari, bilgi kirliligi ve psikolojik savas ortami bir silahli haydutun yaptiklarindan daha mi masum ve toz pembeydi acaba? Ozgurlukleri ve demokrasiyi hic ayirim yapmadan savunsalar, bundan herkes faydalanacak, fakat arkadaslarin kafasi boyle calismiyor. Diger taraftan, insanin aklina gelen, bir taraflari acikti ki onu kapatmak icin onceden (preemptive) kavgaya giristikleri durumudur. Cunku uzun zamandir pireyi deve haline getirmeleri ancak bu tur bir kumpas ile aciklanabilir. Acikca soyluyorum; Turkiye'nin menfaati icin BU PISLIK BIR AN EVVEL TEMIZLENMELIDIR. Baska caresi yok. Baska turlu ulkenin ic kuvvetleri birlesip daha verimli vahalara akamayacak, gelisimimiz surekli baltalanacak. Bu serefsizlerin gelisimi, ilerlemeyi temsil ettigi koca bir yalandir. Asagilik gazetelerinden sadece sapkinlik ve ikinci seviye bir elektronik oyuncak (gadget) tuketim kulturu akiyor. Ozgur olmayan ortamda bilim yoksa, bu adamlarin dunyasinda bilim olamaz. Bilahere, ilerleme olamaz. Aydin Dogan medyasi ulkemiz icin acik ve mevcut bir tehlikedir.
Economist
Orta sinifla dalga gecmeyi herkes cok sever. Dar kafaliligi, ilgisizligi/rahatligi, surunun pesine takilmasi / konformizmi komedi dizisi ve roman yazarlari icin bitmez tukenmez bir kaynak olusturmaktadir.
O "endustriyel" orta sinif
Eski cagda bahsedilen orta sinifin tarif edildigi gibi oldugu dogrudur. Fakat, ABD'de eglence urunlerinin tuketimine bakarsaniz, artik eskiden orta sinif denilen bu kesimin hizla cesitlenmeye basladigi gorulmektedir. Bu endustriyel toplumdan servis/bilgi toplumuna gecisin bir sonucudur. Referans edilen grafikte, muzik, film gibi urunlerin istatistiki dagilimina bakilmis. En bastaki en buyuk bolge "hit eserler". Herkesin bildigi, kismen dinledigi, seyrettigi sanat eserleri. Fakat sag tarafa bakin, o azalarak (ama hicbir zaman tamamen sifir olmarak giden) kisim ise "niche" urunlerin dagilimi. Bu bolgeyi toplarsaniz hit bolgesinden daha fazla bir tuketici sayisina erisiyorsunuz. Yani niche bolgesi artik hit bolgesinin asmis. Internet dunyasinda blog'lar bu niche bolgesinin icinde oluyor. Basin acisindan gittigimiz gelecek bloglar ve alternatif haber, yorum kaynaklarinin merkez kaynaklari asacagi bir dunya olabilir.
Neyse; eski kavramlar, siyasi bolunmeler yeni dunyada gecerli degildir. Sag, sol, orta, yukari, bilmemne sinif kavramlari niteligini yitirmistir. Isci sinifi yokoldugu icin onlari temsilen bir sol gereksizdir, herkes potansiyel bir girisimci oldugu icin sag kelimesine de gerek yoktur, zaten herkes totaliter devlet karsitidir. Bu dunyada siyasi duzen olarak liberal demokrasi en baz seviyede bir gerekliliktir, fakat bunun etrafinda da bir bolunme, ciddiye alinacak iki tarafin varligi imkansiz ve anlamsizdir. Liberal demokrasinin destekcileri makuldur.. Karsitlari ise öküzdür.
Ileride katilimci demokrasi gibi ekler peydahlanabilir, paranin yokolmasi ve yerine elektronik sistemlerle idare edilen degis/tokus (bartering) sistemleri bir olasiliktir. Ileride ne olacagini bilmiyoruz, sadece ne olmayacagindan eminiz. Ulus devlet gucu yerini guc kusaklarina, tek kutup yerini N tane kutba birakacaktir. Bu arada kuresel isinmadan ayvayi yememissek, bu yeni daha dinamik dunya muhakkak daha eglenceli ve firsatlarla dolu olacak.
Temel teze donersek; dunyada 'orta' sinif degil, 'tek' sinif olacak.
Halil Inalcik
[Osmanli] sisteminde tum tarim arazileri devlete aittir. Bu topragi isleyen koylunun statusu o toprak uzerinde bir kiraci seviyesindedir ve koylu bu topraktaki emeginin karsiligi olarak kullanim hakkini elde eder. Koylunun toprak uzerindeki hakki babadan ogula gecebiliyordu, fakat koylunun o topragi satma, hediye olarak baskasina verme - yani izinsiz baskasina transfer etme hakki yoktu. Diger yandan nufuz sahibi insanlar surekli arazileri uzerinde mulkiyet hakkini elde etmeye ugrasagelmislerdir. Aynen Bizans ve Abbasi halifeliginde oldugu gibi Osmanlida da, devlet ve bireyler arasinda arazinin mulkiyetinin ele gecirmek icin devamli suren mucadele sosyal tarihte en onemli problemi teskil etmistir. Ne zaman devlet zayiflasa bireysel ve vakif mulkiyetlerinde hizli artis meydana gelmis, ne zaman guclu merkezi bir otorite ortaya ciksa, hemen bireysel mulkiyet haklari, vakiflar ortadan kaldirilmis ve devlet mulkiyeti geri getirilmistir. I. Beyazit ve Fatih Sultan Mehmet bu alandaki "reformlari" ile unludurler [tirnaklar ve koyu harfler bana aittir].
Iste Osmanli
Ustte tarif edilenler, totaliter bir otarsinin tarifidir ve bu kafadan, bu mentaliteden serbest ticarete dayali bir sistem cikmasi mumkun degil ne yazik ki. Sistem eninde sonunda yikildiktan sonra ve uzun zaman gecip bu mentalitenin kafalardan yavas yavas silinmesi sayesinde, ilerleme mumkun olabilmistir. Osmanli muhakkak miras aldigi kulturel, cografi, askeri bazi ogeleri harmanlayarak bir sure basarili bir sistem olusturabilmistir, fakat kendinden sonraki uretim duzenine, buyuk degisime adapte olamamistir. Yerine gecen (Cumhuriyet olmayan) Cumhuriyet te bu kotu aliskanliklari surdurdugu surece geri kalmaya devam etmistir - 1950 itibariyle ulkenin durumu ne yazik ki kronik bir sefalettir.
Halk ozgurlugunu kisitlamis, onu savaslara surmus Osmanli'dan, saraydan hazzetmez ve bugun de kendine onu hatirlatan her turlu parti, zumre, grupa soguk bakacaktir. "Duzen" kelimesinin halk nedzindeki argo karsiligi bir raslanti degildir. Duzen her zaman "duzulmek" aksiyonunu beraberinde getirdigi icin, insanlar bu kelimeye dogru anlamini vermislerdir.
Bizim gibi uzun eski bir tarihi olan Cinlilerin tarihleriyle olan muhabbetleri belki burada aydinlatici olabilir; Cinlilerin hissiyati "gelecek yeterince hizli gelmiyor" kelimeleriyle ifade edilmektedir, insanlar geriye degil, ileriye bakmaktadir. Cunku ozellikle son 50 senenin gelisimi karsisinda gecmiste ozenilecek fazla bir sey kalmamistir.
Halil Inalcik, The Ottoman Empire, The Classical Age 1300-1600, sf. 109
Standart makroekonomik olcutlere bakarak tarihciler ve ekonomistler II. Dunya Savasi'nin harcama yaratip refah getirdigine inanirlar. Bu inanisin temeli curuktur, cunku savas sirasinda ABD'nin komuta/kontrol ekonomisi oldugunu gozardi eder. Bilahere 1942-46 arasi cogu makroekonomik performans olcutleri istatistiki olarak yanlistir, otekiler ise kavramsal olarak abuktur. Daha dogru olan soylem savas sirasinda ekonominin bir kaynak olarak tuketildigidir; ve bu sirada tuketicilerin hayat kalitesi dusmustur.
Ancak savastan sonra gercek refahin ortaya cikmasi mumkun olabilmistir.
http://www.independent.org/newsroom/article.asp?id=138
Cin'in uzun vade stratejisi acik: Afganistan'da en fazla yatirim yapan ulke su anda Cin; Iran ile devasa Aynak bakir madenlerini birlestirmek icin uzun bir karayolu insa ettiriyorlar. Cinliler ayni zamanda Pakistan'in Arap Denizinde, Gwadar'da bir derin deniz limanini finans etmeye basladilar. Bu arada, uzun zamandir Wahabbi camilerine ve Taliban'a miktari halen bilinmeyen seviyelerde para yardimi yapmis Suudi Arabistan, Taliban ile Afganistan'daki Karzai rejimi arasinda gorusmelerde arabuluculuk gorevini ustlenmis durumda. Iran, Pakistan'daki elektrik acigini telafi etmek icin santrallar insa ediyor. Daha da onemlisi, Iran eskiden gundemde olan Iran-Pakistan-Hindistan dogal gaz hattinin insasini tekrar gundeme getirip, insaya gecmek istiyor. Bu hat, hem Pakistan, hem Hindistan tarafindan cok ihtiyac duyulan bir hat. Pakistan'da elektrik kesintileri artisa gecti, ve artik eski tahmin edilir ritimlerinin de disina cikti.
Suradaki yazidan tercume edilmistir. Holbroke'un bolgeye gorusmeci olarak atanmasiyla ilgili yazilmis bir yazi... Eski yorumcular bakiyorlar, zannediyorlar ki bolgeye "superstar" atanacak, o bolgeye gidecek, herkes agzi acik bu durumu seyredecek, cicekler acacak, inekler ucmaya baslayacak. Gercek durum ise soyle; Mesafelerin kisalmasi ve merkezin parcalanmasi anlamindaki kuresellesme sonucu, kimsenin "merkezdeki" adamin ne yaptigini ipledigi yok. Herkes kendi ilgi, etki alanini yaratmak, genisletme cabalarini tam gaz surduruyor. Eski "kible" ise yaramiyor, artik pek cok kibleler var, hatta ulkeler kendileri nacizane kible olmak icin bolgelerinde at kosturuyorlar. Ingiltere, BBC belgeselinde tum dunyayi icine alan bir tarih mefrumu yaratirken, o belgeselde allanip pullanan ulkelerden biri Cin ile finans krizinden kurtulmak icin anlasma yapiyor. Dunun "bariyer ulkesi" Turkiye, korsanlara karsi Somaliye savas gemisi gonderiyor. Iran uzaya uydu koyuyor.
William Easterly'nin blogundan alinti:
Bunu soylerken genel gorusun (conventional wisdom) disinda olacagimi biliyorum fakat o koca Asyali gelistirmeci devlet, otoriter, planlamaci, merkeziyetci gelisme modelinin iyi olmadigini anlatmak istiyorum. [..] Jong-Wha Lee tarafindan yapilmis iyi bilinen bir arastirmaya gore Guney Kore'de hukumetin iltimas ettigi sektorlerin edilmeyenlerden daha kotu buyume gosterdigi ortaya cikmistir.
http://blogs.nyu.edu/fas/dri/aidwatch/2009/02/asian_success_mythology.html
Bir yazimizda soyle demisiz:
"Girdigimiz bilgi caginda ham veri, kapidan, bacadan, agzinizdan, kulaginizdan iceri giriyor olacak, o kadar fazla olacak ki "nasil bulacagim?" diye dusunmeyeceksiniz bile. Bu noktadan sonra veriyi analiz edebilecek insanlar ve araclara ihtiyac had safhada olacaktir; Temel bilimler bu alanlardan sadece bir tanesidir..."
Ham veri hakkinda ilginc bazi gelismeler: Amazon EC2 sistemini bilenler vardir. EC2, Web sitelerini barindirmak icin anlasma yapilan servis saglayici sirketinin yapisina benziyor. Fakat istediginiz kapasitede bir "sanal bilgisayari" bir kac komutla dinamik olarak yaratiyorsunuz (Amazon altyapisi bunun hangi fiziki bilgisayara tekabul ettigini ayarliyor, belki ellerinde birkac dev gibi bilgisayar ya da koca bir kume var, o kullanici icin onemli degil) ve bu bilgisayara uzaktan aninda baglanip is yapabilmeye basliyorsunuz. Hemen kullanilip (istenirse atilabilen) islem gucune sahip olup, bunun karsiliginda bir kira odeyebiliyorsunuz. Bu bir.
Iki: Amazon EC2'de yeni bir servis baslatti: Bu servis kullanilmak uzere hazir, onceden pisirilmis bazi veri kaynaklarini acik olarak paylasmak. Acik veri obeklerine EC2'deki programlar aninda baglanip onlar uzerinde islem yapmaya baslayabiliyor. Bu girisimciler icin bir firsat: Veri setlerini analiz ederek son kullaniciya bazi hizmetler sunulabilir. Veri setleri arasinda simdilik Insan Genomu biyolojik verisi, ekonomik veriler gibi kaynaklar bulunuyor. Son kullanicilar basvurup onemli gordukleri verileri EC2 uzerinden yayinlattirabiliyorlar.
Bir "veri bollogu" donemine giriyoruz; bu donemde bol analist, modelleyici, isleyici, informasyon teknolojisi uzmani gibi kisiliklere ihtiyacimiz var.
2009 Davos toplantilarinda en ilgi ceken iki kisilik Roubini ve Nicholas Taleb olmus. Finansal krizi tahmin eden bu arkadaslar Davos'ta "rock star" ilgisi gormusler, guya. Bill Gates, Michael Dell filan konusma yapacaklari salonun onunde "sirada" beklemis.. Vay anasini! :) Taleb'i ve kitabi Siyah Kugu'ya burada pek cok kez referans vermistik. Roubini, Iran'li Yahudi, ama Israil ve Italya'da buyumus, tip Ortadogu nameleri caliyor Ingilizce'yi Italyan aksaniyla konusuyor. Tam bir kesmekes anlayacaginiz. Kuresel krize, kuresel doktor mu demek lazim? Taleb ayni sekilde, Beyrut'lu bir Hristiyan Arap ve ABD vatandasi.Soyleside Taleb'in vurguladigi bir konuya deginmek istedim; Borclardan kurtulma (deleveraging). Hem Roubini hem Taleb bankalar nasyonalize edilsin dediler. Tabii piyasalar "N kelimesi" telafuz edilince pek hosnut olmadi, ama, galiba fiili (de-facto) bir nasyonalizasyon olmaya basladi bile.Imdi; nereden cikti bu borclardan kurtulma isi? Daha onemli soru, bankalar niye borca batmis durumda? Aslinda FED'in 1913'te yaratilmasindan once bankalardaki hisse senedi turu yatirimlar (equity) oranlari %60'in uzerinde seyrediyordu.
Bankalarin yuksek equity seviyelerinden dusuk equity seviyelerine dusmesinin sebebi devletin icat ettigi vergilendirme politikalariydi. Devlet nerede cuvalladi? Hisse senet satislarindan gelen kazanca asiri vergi koydular, bir. Diger yandan bankalarin borclarini sirketin vergi bazindan dusmesini saglayarak borclanmayi tesvik etmis oldular, iki. Ayrica "son borc verici" olarak "merkez" bankalari bu trendi tesvik ettiler - finans operasyonlar icin kapital bulmak yerine borclanmak daha kolay geldi. Bu uc.Bunun ustune, Basel II regulasyonu yuzunden bankalarin egzotik, riski yuksek, ama potansiyel getirisi tatli turevsel finansal araclara yonelmesi geldi. Eger Basel II, ve, devletten fitili almis Frennie'nin kotu ornegi olmasaydi, bankalar buyuk bir ihtimalle bu zehirli araclara yonelmemis olacaklardi. Kuresel dengesizlikler yuzunden olusan ve ABD'ye hucum eden devasa para havuzundan bahsetmistik. O konuya bir daha girmeyelim.
Orada ayrica petrodollar kavrami, ABD'nin dunyaya "biz dolar uretiriz, siz dolarin alabilecegi seyleri ureteceksiniz" gibi bir posta koyusu da var.Bugun Newsweek'in "Larry Summers'in Tekrar Egitimi" diye bir yazi patlattigini gordum - bastan sona felaket bir yaziydi. De Soto'nun yazisini da hic parlak bulmadim. Ne yalan soyleyelim; Millet dokuluyor. Foreign Policy dergisinde Moises Naim cok guzel yazdi - ekonomistler son krizde iyice karizmayi cizdirdiler, su kurtarma operasyonlari ise yararsa "birazcik" onurlarini kurtarmis olacaklar, ama o da ise yaramazsa tam battilar. Bunlar cok garip adamlar - bir kere tum akademiya icinde kendi alani "disina" en az referans veren arastirmacilar ekonomistlerdir. Yahu kardesim senin tum HAYATIN dis alanlar etrafinda donuyor. Nasil bakmazsin! Onu yapmazlar, sonra disaridan kendi alanlarina girenlere de kiziyorlar.
Chicago Kamu Radyosundan kuresel kriz hakkinda guzel bir belgesel radyo programi yayinlandi. Paylasilan bir istatistik cok ilginc; Dunyada yatirim icin kendine yer arayan tasarruf miktari yaklasik 70 trilyon dolar. 70 trilyon! Bu para, en gelismis olarak gordugu ABD finans sistemine hucum etti, ve saglam mortgage kontrakt temelli yatirimlari bitirince daha egzotik (saglam olmayan) mortgage borclarina dogru yoneldi. Arka planda finanscilar borc vermenin standartini iyice dusurduler; oyle dusurduler ki bir sure sonra birinin borclanma tarihine bakilmadan borc verilmeye baslandi. Bu durumun en trajikomik orneklerinden biri Ohio'da 23 olunun bile borc alabilmis olmasiydi.
70 trilyonu perspektife koymak icin su bilgi paylasiliyor: Tum 2008 yili boyunca dunyada alinan, satilan herseyi toplasaniz, yine de 70 trilyon dolardan daha az olurdu.
Devasa boyutlardaki ac yatirim parasi, sistemin tum vidalarini cikartmis gibi gozukuyor. Ve, ben burada, yine kapitalizm eksikligini sucluyorum. Bu sefer ABD'deki eksikligi degil, dunyadaki eksikligini. Cin gibi devletler muthis tasarruf biriktiriyorlar, peki bu tasarrufu degerlendirebilecek finans sistemini niye kurmuyorlar? Cin'de borsa var fakat Cin devleti haldir huldur bu borsaya girip cikiyor. Boyle borsa mi olur kardesim? Dunya capindaki yarim yamalak isletilen kapitalizmin bedeli odeniyor galiba. Tabii su da var: Kriz sonucu mortgage temelli yatirimlarda kaybedilen para ne kadar? Ingiliz Mirror gazetesine gore 2.8 trilyon dolar. Bu, kuresel tasarrufa, 70 trilyona kiyasla hala nispeten daha az, fakat tek bir ulke icin cok buyuk bir rakam. Uretim, yatirim kuresel boyutta, fakat tuketim, yatirimin degerlendirilmesi gibi islerin orantisiz sekildeki bir kismini ABD ustlenmis. Diger ulkelerdeki yarim yamalak kapitalizmin boslugu ABD ile doldurulmaya ugrasilmis. Bedelini orantisiz sekilde ABD odeyecek, ama zincirleme sekilde (yine bozuk kapitalizmin yuzunden orantisiz sekilde) tuketim kismini ustlenmis ABD'ye ihrac edenler de zarar gorecek/goruyor.
NPR'dan bir radyo programi da kredi reyting sirketleri hakkinda. Bu sirketler de krizden once fena cuvalladilar. Bunlar ozel sirketler fakat borc veren bankalarla ayni yataga girmisler (sahipleri ayni sirket/kisi). Bu ne is!
http://www.thislife.org/Radio_Episode.aspx?episode=355
#Düşeş
2 Subat itibariyle mollalar uzayda... Afiyet olsun. Komsuyu kutluyoruz ve biz aynisini simdilik yapamadigimiz icin hayiflaniyoruz. Muhakkak Iran "izole" edildigi icin hem prestij hem bu izolasyonu kirma amacli olarak uzay arastirmalarina daha onem vermis (ayrica robot teknolojilerine de onem veriyorlar - robot projesi uzerinde ugrasanlarin askerlikten yirtma sansi var-), ama bu basariyi golgelememeli. Bravo diyoruz.Konu hakkinda ilginc bazi spekulasyonlar soyle: Iran roketi Omid'in uc seviyeli oldugu dusunuluyordu. Simdi roketin iki seviyeli oldugu tahmin ediliyor ve bunun onemli bir anlami var; New Scientist'te cikan bir yaziya gore eger iki seviyeli roket dogru ise, Iran'in roket kabiliyeti zannedilenden daha ileride, cunku o zaman, Omid'in ikinci seviyedeki itis gucunun Iran'in sahip oldugu sanildigi teknolojinin cok ilerisinde oldugu ihtimali ortaya ckiyor. Eger bu dogruysa, bu teknolojiyi kullanarak 2021'de uzaya astronot gondermeleri mumkun olacak. Isi ulkelerin roket kabiliyetlerini analiz etmek olan MIT'ten Geoffrey Forden'in konu hakkindaki yazisi surada.Turkiye'ye gelirsek:Komsu hamle yapti. Her ne kadar hasmane bir iliskimiz olmasa da bizim armut toplamamiz olmaz. Basbakan gecende uzay arastirmalari hakkinda bir anons yapmisti. Simdi, Iran roketinin isiginda, buna ek olarak bizim nacizane talebimiz, Turkiye'nin ulasmak istedigi hedef hakkinda ortaya bir zaman cizelgesi (timetable) konulmasidir. Mesela "5 sene sonra TR uzaya uydu koyacaktir"... Ortaya bir zaman tablosu ve hedef koyuldugu zaman, onu gerceklestirmek icin ic kaynaklarin mobilizasyon ihtiyaci daha belirgin hale gelecektir.
Google Earth 5 surumu cikti ve bu son versiyonda Mars gezegeninden en son gelen fotograflar kullanilarak bir gezegen haritasi olusturulmus. Aynen GE ile dunyayi gezilir gibi artik Mars ta gezilebiliyor. Alttaki resim boyle bir gezinti sirasinda ekran ciktisi alarak kaydedildi.Manzaraya dalip gitmemek mumkun degil. Bakinirken insanin aklindan "bir canli var midir acaba... suradaki bir kafa miydi?" gibi dusunceler gecmiyor degil. :) Mars'i gezen robotlar Spirit ve Opportunity disli ciktilar, hedeflenen misyonlarini astilar, hala resim gondermeye devam ediyorlar. Bir belgesele gore robotlari hareket gezdirmek bayagi kulfetli bir is imis, tek bir gezinti icin sayfalarca program yaziliyor. Robotlar hala tam otonom degiller yani, yapay zeka arastirmalarindaki seviyemiz halen buna musait degil. Muhendislik secimi (engineering trade-off) denen sey burada ortaya cikar iste, muhendis kesfedilmemis olanla degil, eldeki ile isi bitirmeye ugrasir. Isi de bitirmisler evelallah. YZ arastirmalarina da camia tam gaz devam ediyor zaten.
Teknolojinin asenkron ozelliklerinin fazlalasmasi, uretim ve bilahere tuketim aliskanlarinda degisime yol aciyor. Hulu adindaki sirketin is modeline bakarsak, Internet uzerinden istenilen anda (on-demand) dizi, film, haber servisi yapmak uzerine kurulmus bir model oldugunu goruyoruz. Bu model, YouTube is modelinden biraz farkli; YouTube herkesin video icerigi yuklemesine izin veriyor, Hulu ise film, dizi ureticileri ile anlasarak onlarin iceriklerini aktaran bir "kanal" olmaya aday olmus. HBO, Universal, NBC, vs. - pek cok icerik ureten sirket Hulu ile anlasma yapmis durumda.
Hulu gibi on-demand yayincilar, eski modelde is yapan televizyoncularin tahtini sarsmaya baslayabilir. Yeni neslin tuketim aliskanliklari gittikce cesitli ve kitle iletisim araclarinin disina cikan isaretler gostermeye baslamistir. Surada belirttigimiz gibi, ABD'de kitle televizyonu altin caglarini yasadigi 70/80'li yillardan beri surekli kan kaybetmektedir. Bugunun "bir numara" diye bilinen herhangi bir TV programi, 70'li yillarda ilk 10'a giremezdi bile. Bu, nufus artmasina ragmen hit diye bilinen eserlerin takipcisinin azaldigini gostermektedir.
Alvin Toffler ile roportaj. Yil 1995.
Gerçekten sıfırdan başlamamız gerekiyor. İşsizlikteki problem şu; Diyelim bir 2. dalga ekonomisinde 1 milyon işsiz var. Bu durumda Keynesyen ya da diğer makroekonomik manipülasyonlar ile ekonomiyi canlandırabilirsiniz (stimulate). 1 milyon iş yaratırsınız ve problemi çözersiniz. Fakat, diyelim ki bir 3. dalga ekonomisinde 1 milyon işsiziniz var, ve aynı şeyi yapıyorsunuz; bunu yaparak 10 milyon iş bile yaratabilirsiniz, fakat o işleri yapacak kimseyi bulamazsınız. Yani artık işsizlik problemi bir nicelik (quantity) problemi olmaktan çıkmış bir nitelik (qualıty) problemine dönüşmüştür. Durum, becerileri mevcut ihtiyaca eşleştirme (skill matching) problemidir.
Clinton yönetimi bu yüzden tekrar eğitim (retraining) programı başlatalım diyor. Ama orada da bir problem var, hayatın hızlanmasını gözardı ediyorlar. Tekrar eğitildiğin zaman ekonomideki beceri ihtiyacı çoktan değişmiş olabilir. Ayrıca, tavsiye edilen plan ileride hangi becerilerin gerekeceğini tamamen bilebileceğimizi, yüzde yüz geleceği görebildiğimiz savına dayanıyor.
Tüm bunlar bana yapısal işsizlik ile uzun zaman beraber yaşayacağımızı söylüyor, ve bu işsizlerin içinde eğitimli orta sınıfların büyük bir kısmı de yeralacak. Bu kişiler belki birkaç ay işsizlik yaşayarak, şansları yaver giderse, bu sırada tekrar kendilerini eğiterek işgücüne dönebilecekler.
Bu gerçek, işsizliğin etrafındaki politikayı tamamen değiştirecektir. Artık işsizler "oradakiler", "ötekiler" denebilecek gettolardaki insanlar değildir. O potansiyel işsiz grubu artık biziz. Umuyorum ki bu gerçek, problemin çözümü için daha bir aciliyet getirecek ve daha parlak fikirlerin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.
Bence problemin mevcut ekonomistlerin mevcut lisanını, ve su anki mevcut muhasebe sistemini mentalitesini kullanarak bir çözümü yoktur. Bu problemi ikinci dalganın metotlarını kullanarak çözemezsiniz. [..] Çünkü artık ekonomide "üretkenliğin" tanımı değişmiştir.
Ekonomistlerin mevcut üretkenlik tanımı çağdışıdır ve çok, çok dar bir çerçevede tanımlanmıştır. Daha kapıdan çıkar çıkmaz "tek önemli olan paranın el değiştirdiği eylemlerdir" diye lafa giriyorlar. Halbuki bir annenin çocuklarını yetiştirmesi, onları nasıl yetiştirdiği bir ekonomideki üretkenliği direk etkileyen bir eylemdir.
Demek ki tüm ekonomik terminolojiyi yeniden tanımlamak gerekiyor. Kategorilerimizi baştan düşünmemiz gerekiyor. Verimlilik, üretkenlik nedir? Şu GNP'yi, GDP'yi unutun. Bize ekonomide entellektüel bir devrim lazım. Fakat hükümetler o Merlin'lere, manipüle etme sihirli gücüne sahip olduğunu zanneden kişileri dinlemeye devam ediyorlar.
Eski ekonomide hep doğru olmuş ama dikkate alınmamış ve yeni ekonominin ilk/altın kuralı, sen istediğin kadar makroekonomik manipülasyon yap, insanların mikroeonomide yaşadığı gerçeğidir. Bu gerçek hep göz ardı edilmektedir.
http://www.yoyow.com/marye/toffler95.html
Obama yonetiminin baslangici nasil? Obama yapmak istediklerinin hepsini gerceklestirebilecek mi? Kurtarma paketi ne olacak? Obama bir Jedi gibi ortaya cikip herkesi kurtarip herseyi tamir edebilecek mi?Obama paketinin oncelikleri ucuncu dalgaya uyumlu. Hedefler egitim, saglik, bilim, temiz enerji, petrol bagimliligindan kurtulmak. Fakat Obama bu paketi ittirirken, bir yandan kabine atamalarinda iki basarisizlik yasadi. Boyle seyler olunca bir yonetim ABD siyasi tiyatrosunda politik sermaye kaybi yasiyor, ve diger yaptigin isler tehlikeye giriyor; cunku gecirmek istedigin kanuna destek verecek kongre uyeleri miziklamaya, kaytarmaya baslayabiliyorlar. Atamalardaki sallantilar sonrasi zaten Obama "cuvalladim (I screwed up)" demis, iste bu tur seyler adami zayif gosteriyor. Neyse bugun televizyona cikip, savasmaya baslamis, Amerikalilarin "degisime" oy verdigini, eski usullerin arkada birakilmasina coktan karar verildigini soyledi falan.
Sureci sahiplenmeye basladi; kamuoyu uzerinden kongre uyelerini sIkIstiriyor bir yandan.ABD'de kongre ve hukumet ayri kutleler oldugu icin, baskan yeni kanular icin kongreye "rica etmek" zorundadir. Tabii kongrede kendi partisinden adamlar vardir, fakat bu kisiler degisik secim takviminde olduklari icin kamuoyu hissiyatina karsi hukumetten bagimsiz bir hassasiyetleri vardir. Halk ne dusunuyor? Halk nedzinde Obama kurtarma paketine karsi muthis bir istek gorunmuyor cunku Wall Street icin gecirilen paketin ise yaramadigi hakkinda bir algilayis var. Dogru ya da yanlis, algilayis boyle.Kriz zamaninda devlet mudahelesi mubah midir? Burasi gri bir alan... "ABD'yi burayi getiren yanlis devlet mudaheleleri olduguna gore, oradan cikaracak ta (bu sefer dogru?) devlet mudahelesidir, ama bu belli bir sistemi oturtmak icin yapilir, sonra karisilmaz" gibi bir yaklasim kabul edilebilir. Simdilik Obama'nin beni tek rahatsiz eden tarafi, bazen serbest piyasa ruhuna uymayan sozler sarfetmesi; Mesela "dayanisma" diyor, "yerli mali kullanalim" dedi ama bundan sonra cark etti [1]. Neyse ki kabinesinde saglam piyasacilar var (Summers, Clinton), bu iyi haber.--[1] Avrupa'dan da bu konuda itiraz geldi zaten. "Siz korumacilik yaparsaniz biz de yapariz" noktasina geliyor isler, yani "ticaret savasi (trade war)" olasiligi bas gosteriyor.