thirdwave

Github Mirror

Barbarlar

BBC birkac haftadır Terry Jones'un Barbarlari adli bir belgeseli yayınlıyor. Barbar terimi Roma imparatorluğu tarafından sınırları dışında olan diğer (tüm) insan gruplarını tanımlamak amacıyla kullanılıyordu. Roma'nın kendine bakışı (self image) şöyleydi: O, ' geri kalmış', 'insanlık dışı' 'barbarlara' karşı savaşıyor, ve kendi 'medeni' düzenini yayıyordu. Jones, bu tanımlamayı tekrar irdeliyor ve tarihi olayları tekrar gözden geçirip, yeni arkeolojik kazıların bulguları ışığında, barbar olarak tanımlanan insanların aslında Roma'dan hiç de geri olmadığını ortaya koyuyor. Aksine, Roma'ya rakip olan toplumlar, bilim, sosyal, ahlaki bakımdan ondan fersah fersah ilerideydiler. Roma sadece yağma, şiddet kategorilerinde daha ilerideydi. Barbarlar listesindeki ilk ornek Keltler. Bugun Fransa'nin oldugu yer Gaul, Kartaca'dan sonra Roma tarafindan gerceklestirilen ilk buyuk katliamin merkezi olacakti.

Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan mekanik bir araç, ve 1989'da bazı yazıtların çözülmesiyle, Keltlerin seneye göre güneşin nerede olacağını tahmin edebilecek bilimsel seviyede olduğunu gösteriyor. Kıyasla Romalılar takvimlerinin yanlış hesaplaması yüzünden Ağustos ortasında baharı kutluyorlardı. Sosyal düzen: Roma'da yaygın uygulama istenmeyen çocukların çöplüğe bırakılmasıdır. Keltler'de eğer anne / baba görevini yerine getiremiyor / getirmek istemiyorsa, başkasını bu görev için tavsiye edebiliyor, görevi alan yeni anne, baba hizmetleri için ödüllendiriliyordu. Roma'nın erkek-üstün düzeni yerine Keltlerde cinslerin eşit olduğu bir düzen vardı. Yolları hep Romalıların yaptığı düşünülse de [1], Kelt yol sistemini gösteren su harita bu kaninin yanlışlığını gösteriyor. Nihayetinde, Sezar bugün Fransa'nın olduğu Gaul'a sudan bir bahane ile saldırdı, ve takriben 1 milyon kişi öldürüp, bir o kadarını da esir aldı. Gaul dümdüz edildi. Ikinci katliam: Dacia.

Bugün Romanya'nın (isme dikkat) olduğu yer Dacia'da altın madeni mevcuttu. Roma imparatoru Trajan'ın paraya çok ihtiyacı vardı, ve Trajan Dacia'daki ganimetlere gözünü dikti. Daha önce Germenler'e saldırısı başarısız olan ve çok sayıda asker kaybeden Roma bu sefer işi şansa bırakmak istemedi, Daçia'ya 13 lejyon, 100,000 asker yollandı, bir katiam daha yaşandı. Sağda resimde görülen anıt, aslında bir soykırım anıtıdır. İşin ilginci Roma yaptığı katliamdan utanmıyor, aksine övünüyordu. Katliam sonucu (sayesinde) 1600 ton altın yağmalandı, Trajan'ın Roma'da düzenlediği eğlencelerle soykırım tam 123 gün kutlandı. Roma'nın eğlenceden anladığı (doğal olarak) daha fazla vahşet sergilenmesidir, tam 10,000 gladyatör bu eğlencelerde savaşacak, yüzlerce hayvan gösteri için telef edilecekti. Trajan bu yağmalanmış altınla büyük bir inşaat hamlesi başlattı. Basılıkalar, şu kanalları, yeni tapınaklar hep bu zamanda inşa edildi. Bugünkü İtalyan Roma şehrine gittiğinizde, antik turistik eser olarak göreceğiniz tüm yapılar, Dacia'dan gelen işte bu kanlı paranın sayesinde inşa edilmiştir. Dizi yine barbar olarak görülen Partia'ya (bugünkü İran) değiniyor. Bu toplum da tabii ki medeniydi, edebiyat, bilim, sosyal hayat aktifti. Askeri yapılanmasında bir tür şövalye düzeni de mevcuttu (fief sahibi zırhlı, atlı askerler) -- Roma Partia'ya karşı ağır yenilgiler aldı. En çok şaşırdıkları, atlılar kaçarken 180 derece dönüp geriye ok atmalarıydı [2]. Kaçanları kovalamaya şartlanmış Romalılar (çünkü kendi düzenlerinde geri giden / çekilen askere çok ağır cezalar veriliyordu), Partia askerleri tarafından ok yağmuruna tutulunca darmadağın oldular. Yunanlılar: Fazla detaya gerek bile yok. Yunanlılar bilimde, matematikte en ileri toplumlardan biriydi. Onlar da Roma tarafından barbar olarak tanımlanıyordu. Arşimet bilimiyle uğraşırken bir Romalı asker tarafından katledilmiştir, ve bu olay, aslında Avrupa'nın kültürel fay hattını gösteren kritik bir tarihi andır. Terry Jones ardı ardına sıraladığı bu tür kanıtlar sonrasında kameraya dönüp şu bitirici sözü telafuz ediyor: Roma kendisi dışında herkesi barbar olarak tanımlıyordu -- ama aslında şu soruyu sormak lazım.. acaba barbar olan Roma'nın kendisi miydi? Yerinde bir soru. Bu soru niye uzun süre ortaya çıkamadı? Sebep: Roma fetişizmi. Fetisizmin birkac sebebi var:

1) Tarihi kazananlar yazdı 2) Roma sosyal düzen, bilim gibi konularda ileri olmamasına rağmen, bir noktada çok ileriydi: Propaganda. Kartaca, Keltler, Parthia gibi toplumların yüzyıllarca kötülenmesini sebebi bu olmalıdır. 3) Katolik Kilisesi: Daha doğrusu Romalı Katolik Kilisesi (Roman Catholic Church). Roma paganlıktan hristiyanlığa geçti, sonra yıkıldı; o süreçte ve sonrasında aktif olan Katolik Kilisesi zamanın bazı kültürel duruşlarını, seramonilerini dondurarak dini ritüeller üzerinden sonraki nesillere aktardı. 4) Modernite kendisi gibi merkeziyetçi, yeri geldiğinde (endüstriyel yapı gerektirdiği için, hammadde ihtiyacıyla) yağmacı [4], ve emperyalist yapısını tarihe bakarak doğrulamak (justify) durumundaydı. Modernistler geriye baktılar, ve aynen kendileri gibi merkeziyetçi, çok rahat despotlaşabilen ve ötekileştirebilen [3] tarihteki bir diğer yapıyı buldular: Roma. Fakat çağ değişiyor, bu değişim ışığında eskiye tekrar bakıyoruz, ve onu daha açık bir zihinle irdeleyebilmeye başlıyoruz. Bizdeki 3. Romacılık ta (Osmanlıcılık) aynı sebepte dolayı marjinalize edilip, aşılıyor. --

[1] "Bütün yollar Roma'ya çıkar" deyişi bu benmerkezi durusun bir göstergesi, ayrıca aşırı merkezi bir kafa yapısının da dışavurumu. Tüm yollar Roma'ya çıkar çünkü 1) güya tüm yollar Roma tarafından yapılmıştır 2) ganimet, yiyecek sürekli olarak Roma'ya akmalıdır, sistem buna göre kurulmuştur.

[2] Milliyetçi bazı şaşkınlar bunun Türklere ait olduğunu filan zannetmesin; atışa İngilizce Partia'dan gelen "parting shot", "the Partian shot" ismi verilmesi durumu açıklıyor zaten. Parting = ayrılan, giden.

[3] Roma'nın medeniler / barbarlar ayırımı, ulus-devletlerin "standardize" ettiği vatandaşlarının "ötekileştirdiği" düşman kavramı ile birebire uyuşuyor. 12 Eylül "hiyerarşik", "modern" darbesinin Osmanlıcılığı pompalaması raslantı olmasa gerek.

[4] Sovyetlerin "emperyalizme" karşı olan retoriği kimseyi yanıltmamalı; Kapitalist Batı ne kadar endüstriyel amacı itibariyle hammaddeye aç ise, Sovyetler bir o kadar hammaddeye muhtaç konumdaydı. Bu ihtiyaç sebebiyle Sovyetler Birliği, kontrolü altındaki demirperde ülkelerinin doğal kaynaklarını talan etmiştir.