Avrupa'nin Kulturel Fay Hatti
Ülkelerin kültür kodlarından ve fay hatlarından bahsettik. ABD'de bu hat sakınma / serbestleşme noktasından geçiyor, TR'de, İngiltere'de ise değişik yerlerden... İnsanlar bilinçaltısal bir şekilde konuları tartarken bu şekilde gruplanma eğilimi gösteriyorlar. Tarihlerinde bir taraf ile öteki arasında bir halat çekme yarışı görülüyor.Peki bir kıta olarak Avrupa'nın kendine has bir fay hattı olduğu söylenebilir mi? Acaba Avrupa, tek vücut olarak bir kültürel alt yapıya ve kendine has kodlara ve bir fay hattına sahip midir? İddiamız Avrupa'ya has kültürel fay hattının "Roma / Ortaçağ" noktasından geçtiğidir [1].
Tarihi boyunca Avrupa'yı tanımlayan önemli olayların bahsedilen çerçevede vuku bulduğunu görebiliriz. Hristiyanlık ve Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesinde bir taraf militarist, yağmaçı, baskıcı Roma'dır, diğer tarafında sadece din değil, düşünce ve yaşam özgürlüğü vardır. Sonraları Ortaçağ sırasında Avrupa daha kalabalık "çoğulcu" bir yapıya kavuşmuş ve bu sayede, dağınık yapısıyla rönesans / reform evrelerini yaşamıştır; böylece çekişme noktası artık kendine has bir "periyoda", ayrı olarak düşünülen bir "hatıraya da" kavuşmuştur. Tabii bir fay hattından beklenecek şekilde, karşı taraf olan Roma'nın hayaleti tamamen yokolmamıştır.Avrupa'da modernitenin başlangıcı kabul edilebilecek Fransız Devrimi'nden sonra başa gelen diktatör Napolyon, Roma imparatorlarının ruhani mirasçısı olduğunu iddia ediyordu -- üstte yaptırdığı resimde kafasında görülen taç, Roma imparatorlarının taktiği taçın bir kopyasıdır.
Napolyon (o zaman artık güç merkezi sayılmayan) Roma şehrini ele geçirdiğinde, bu olaya adeta dini bir önem atfetmişti [2].Endüstriyelleşme ilerledikçe, onun üzerinden güçlenen aşırı merkezileşme, standardizasyon, kitleselleşme, insanları montaj bantından çıkan tek tip ürünlere çevirebilme mentalitesi ile totaliter yapıları tekrar mümkün kılmış ve bazıları bu kolay yoldan geçerek yeni bir tür Roma'nın hayalini takip etmeye başlamıştır. Mussolini İtalya'sının, Nazi Almanya'sının Roma ilhami bir sır değildir. Fetihsel amaçından tutun, Roma askerlerinin selamına kadar İtalyanlar ve Nazi Almanya'sı Roma İmparatorluğunu kopyalamaya çalışmıştır. Diğer tarafta tepki olarak (halat çekme yarışı devam ediyor) Avrupa'nın geri kalanı çoğulcu damarını hatırlamış, ve Nazi Almanya'sıyla bir varoluşsal savaş vermiştir. Direnenler arasındaki İngiltere, Roma İmparatorluğu zamanında fethedilen en uzak karakollarından biriydi, ve Roma'ya karşı gerilla taktikleri kullanmaya kadar varan çok sert bir direniş göstermişti. Yanına dışarıdan (ama nihayetinde kendisi de Avrupa çıkışlı olan) Amerika'nın da katılmasıyla 2. Dünya Savaşı'nda kazanan taraf çoğulcular olmuştur. "4. Roma" hayali yerle bir edilmiştir.Bu hat üzerinden günümüzdeki Avrupa'nın olaylara olan tepkisini anlayabilir miyiz? Amerika'nın Iİ. Irak Savaşı Avrupa'da "ABD'nin Romalastiği" imajını pekiştirdiği için destek bulamamıştır.
AB kendi geleceği açısından çoğulcu bir yapıyı tercih etmiş gözükmektedir, "yumuşak gücü" ile bu yeni yapının yayılması için uğraşmaktadır. Amaç artık militarist fetihler değildir.Bağlantılı olarak Türkiye'nin AB ilişkilerinde, ona Türkiye içinde eski Roma'yı hatırlatacak hiçbir görüntüye iyi gözle bakmayacağını tahmin edebiliriz; yani militarist, baskıcı, yağmaçı 3. Roma ve onun devamı [Cumhuriyet olmayan] Cumhuriyet'ten arta kalan tortularda bulunabilecek her türlü totaliter, resmi / gayrı-resmi örgütlenme.--[1] Bazıları bu hattın aslında "din / bilim" noktasından geçtiğini iddia edebilir. Buna katılmıyoruz. Tarihte kılisenin bazı evrelerde otoriter, gerici bir görüntüye büründüğü doğrudur (ki bu durum kısmen hala devam ediyor). Fakat yozlaştığı zaman o dinin karşısına bu sefer Luther eşliğinde "baksa bir din" dikildi.[2]
Discovery Channel, Ancient Rome, The Rise Of the Roman Empire, 1. Bolum