thirdwave

Github Mirror

AB

Roportaj

Avrupa kaybettiği yarım yüzyılı ne yapıp edip telafi etmek zorunda. AB projesinin bir fanatiği olmadığımı söylemek zorundayım. Bunu söylemek biraz tepki çeken bir söylem olabilir, AB taraftarları AB karşıtlarını neredeyse izole etmiş durumda. Karşı tarafa siz Nazi'siniz, vs. gibi laflar sarfedebiliyorlar. Ama AB birinin projesini sevmemenin aşırı sağcı olmaktan başka sebepleri de olabilir.

Iİ. Dünya Savaşı'nın sonunda Robert Schumann, Jean Monet ve Adenauer gibi insanların liderliğinde Avrupa'nın iki büyük problemi vardı. Birincisi Almanya ve Fransa'nın ekonomisini entegre etmek ve böylece üçüncü (!) bir savaşa engel olmaktı. Bunu yaparken demir/çelik ve kömürden başladılar, ve birleşmeyi genişlettiler. Böylece Almanya iyice "bağlanıp" Avrupa'ya hükmetmeyecekti (dominate) vs (tabii şu anda bunu yine de başardı o başka mesele).

İkinci problem, Avrupa'nın sanayisel tabanının yokolmuş olmasıydı. Bu altyapı tekrar inşa edilmeliydi. Ve bu başarıldı.

Fakat bu yapıldıktan sonra Avrupa bunu habire yapmaya devam etti! Sanki o arada bilgisayar hiç keşfedilmemiş gibi yollarına devam ettiler. Ve sonuca bakınız: Kim ne derse desin, bugün bariz olarak ortadadır ki Avrupa Dijital Devrimi kaçırmiştir.

Dünya çapında İT sektöründe en önlerde olan tek bir Avrupa şirketi sayabilir misiniz? Nixdorf? Battı. Olivetti? Kapandı. Honeywell Bull? Yokoldu. İngiltere'deki İÇL Fujitsu'ya ait. Avrupa'dan çıkan tek dünya çapındaki yazılım şirketi SAP, IBM'de çalışan beş kişi tarafından başlatılmıştır. Ancak Avrupa merkezini geçerseniz, Avrupa uçlarında Finlandiya'da Nokia, İsveç'te Nokia'yı bulabilirsiniz.

Avrupa niye bu durumda? Çünkü son elli senede birinci dalga olan tarımı desteklemeyi seçtiler. Yani üçüncü dalgayı besleyeceklerine, ikinciyi geçin, en geri olan birinci dalgayı beslediler! Bilim, teknoloji, İT gibi alanları aç bıraktılar. Ondan sonra da arkalarına yaslanıp "niye bizim ıssızlerimiz ABD'nin iki katı?" diye düşünüyorlar.. Eh çünkü sanayi işlerinizi de artık Çin'e kaybediyorsunuz. Avrupa'da en üst seviyedeki elitlerin stratejik bağlamda çok fena çuvalladığına şüphe yok. Bugün bile (2000) Avrupa'nın 100 milyar dolarlık bütçesinin yarısı tarıma gidiyor! Bu lobiye arıcılar ve tütüncüler gibi çok etkili lobiler dahil.

Aslında Avrupa'nın ileri atlaması için beyin altyapısı çok yerinde: Mesela çok kuvvetli ilaç ve kimya know-how'ı var. Düşünürdünüz ki insanlar bu altyapıyı kullanıp, sonraki aşama olan biyoteknolojiye geçebilsin. Ama Avrupa'lılar biyolojik olarak değiştirilmiş yiyeceklerden veremli görmüş gibi korktukları için bu alana da girmiyorlar! Bu anlamsız korku yüzünden gördükleri her biotech şirketini kapatıyorlar ve kendilerini ayaklarından vurmuş oluyorlar. Biyo-yiyecekler hakkında bazı çekincelerin olması anormal mi? Değil tabii ki. Ama korkuları bir histeri seviyesinde. Gazeteleri "Frankenstein Yiyecekler" gibi başlıklar atıyorlar, bunlar saçmalık. Çoğu da Fransa'nın "korumaçı" kültürünün ABD ihracatını engellemeye yönelik tabii ki.